Bu hâtıratta Osmanlı’nın son ulemalarından Ehl-i sünnetin savunucusu Ahmed Davudoğlu Hoca’nın yetiştiği ortamı, Bulgar zindanlarında çektiği işkenceleri, anavatanına hicreti ve İslâm davası yaşadığı sıkıntıları hissedeceksiniz.
Ahmed Davudoğlu Hoca, Üstad Necip Fazıl’ın bizâtihi kendisine olan, “Günümüzün seyrek ilim adamlarından, gerçek takva ve huşû sahibi olduğuna şehadet ettiğim…” övgüsünü hak etmiş, gerçek bir âlimin nasıl olması gerektiğini yaşayışıyla göstermiş, eşsiz çalışmalarıyla da ilmî hayatımıza damgasını vurmuş değerli şahsiyetlerimizdendir.
***
“Kollarımı o kalın sicimle arkama kat kat bağladı. Başıma da bir maske geçirdi. Bu maskenin fil hortumuna benzer bir hortumu vardı. Maskeyi giyen insan bu hortumun içinden nefes alıyordu. Hortumun içinde ise oksijen vardı. Zannederim hortum, sesi önlemek için yapılmıştı. Maske başıma geçirilince dünyayı iki gözlükten görmeye ve hortumdan gelen hoş bir havayı teneffüse başladım. Tam bu sırada birden ateş düşmüş gibi bir hâl oldu. Teğmen elektrik cereyanını salmıştı. Kafamın mor alevler içinde cayır cayır yanmakta olduğunu, maskenin gözlüklerinden görüyordum. Sade kafam değil, bütün vücudum yanıyor! Dişlerim birbirine çarptıkça elektrik burgu-suna benzer bir çatırtı duyuyor; feryâd û figânım ayyuka çıkıyordu. İnsafsız kefere zerre kadar vicdan azabı duymadan beni diri diri yakıyordu.”
Ebat | 13,5 * 21 cm |
---|---|
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Kağıt Türü | İthal Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 200 |
Değerlendirmeler
Clear filtersHenüz değerlendirme yapılmadı.